Yaşam Koçunuz Diyor ki; Pozitif Düşünce Pozitif Sonuçlar Yaratır.
 
Yaşam Koçu
Yaşam Koçu  
  Ana Sayfa
  Mesaj
  İletişim Bilgileri
  Benim Düşüncem
  Mutlu Olmak İstiyorsan
  Yaşam Koçu Diyor Ki ;
  İnancın Gücünü Geliştirmek
  Dileklerim Nasıl Gerçekleşir?
  Yaşam Koçu
  POZİTİF DÜŞÜNCE POZİTİF SONUÇLAR ÜRETİR
  ÜÇ KURAL
Sevgi ELMAS
Dileklerim Nasıl Gerçekleşir?
 

Aslında bu konu birçok kaynakta insanlara anlatılmaya çalışıyor olsa da, konunun temelinde anlatılmadan geçilen çok şey var. Bu anlatılmayanlar da, anlatılanların sağlam bir temeli olmadığı hissi yaratmakta ve inandırıcılığını zedelemektedir. Bu nedenle detaya girmeden önce bilimsel olarak kanıtlanmış bir konuya kısaca değinmemizde fayda var.

Birbirinden ayrı nesneler var mı ve her şeyin aslında bir tek şey oluşu ne anlama gelir?

Soruyu sözcüklere dökecek olursak çoğu insanın kulağına garip geleceği açık. Ancak durup düşünmekte fayda var; Ben bir insanım! Bu aslında bir tek şeyi değil de, birçok şeyden oluşmuş bir sistemi ifade etmiyor mu? Biraz daha açalım, ben bir insanım ve beni oluşturan parçalar bütünüyüm. Kalp, mide, beyin, göz, vs. hepsi birbirinden ayrı şeyler olarak incelenebilir ancak bir araya gelerek bir insanı oluşturmaktadır. Peki, neden bunları bir beden içindeyken bütün olarak görebilirken, tüm insanları da bir bütünün parçaları olarak göremiyoruz? Çünkü aralarında bağlantı yok? Boşluk var öyle değil mi? Kesinlikle değil! Aslında arada boşluk yok. Hepimiz aynı atmosfer içinde, atmosferi oluşturan atomlarla birbirimize tam olarak bağlıyız. Bu bağlantıyı göremiyor oluşumuz aramızda boşluk olduğu anlamına gelmemektedir. Yani aslında dünyada boşluk diye adlandırabileceğimiz bir şey yoktur. Atmosfer dışına çıkıldığında ise boşluk sandığınız her yer yüksek enerjili protonlarla doludur. Bu nereye kadar giderseniz gidin benzer şekilde devam etmektedir. Aslında her şey parçacıklardan oluşur ve aralarında boşluk olmaksızın birbirine bağlıdır. Bu da şu anlama geliyor, en küçük parça bile en büyük bütüne aittir.

Şimdi bu bilimsel gerçekler ile hepimizin bir araya gelerek bir sistemi oluşturduğumuz fikrini kanıtlayabildiğimize göre, şu soruyu sormamızın zamanı geldi:

Bir kişi sistemin tümünü etkileyebilir mi?

Cevap kesinlikle evet! Sistemlerin en temel özelliği, en küçük parçanın bile bütünü etkileyebilecek güce sahip olmasıdır. Sadece her parça bunu kendisine göre bir yöntemle, ya da kendi yetenekleri doğrultusunda yapar, ancak mutlaka yapar.

Şimdi gelelim dileklerimiz konusuna?

Dileklerimizi gerçekleştirmek sadece dış etkenlere mi bağlıdır? Dileklerin gerçeğe dönüşmesi çok mu zordur?

Dileklerimizi gerçekleştirmek dış etkenlere bağlı değildir. Dileklerimiz tarifini yukarıda yaptığımız bütün içinde gerçeğe dönüşür. Ve biz de bu sistemin bir parçası olarak, en küçük parçanın bile sistemi etkileyebileceği bilgisi ile tüm istediklerimizi gerçekleştirme yeteneğine ve imkanına sahip olduğumuzu söyleyebiliriz. En iyi haber ise şu; bunu yapmak anlamaya veya anlatmaya çalışmaktan bile daha kolaydır. Sadece yapabileceğimizin farkına varmamız, şüphelerimizden kurtulmamız ve doğru yöntemleri bilmemiz yeterlidir.

Her madde atomlardan, yani saf enerjiden oluşur. Aslında bütün diye adlandırdığımız şey bir enerji yumağıdır. Siz de öylesiniz! Hiçbir bilim adamı bunun aksini iddia edemez. Anılarınızı düşünün, az önce okuduğunuz ve birçok kısmını hatırladığınız şu metni düşünün! Kafanızın boyutları değişti mi? Hayır! Beyninizin içine dışarıdan bir madde enjekte edildi mi? Hayır! Ama eskiden orada olmadığı halde şimdi tam olarak aklınızda yer alan bu bilgiler yığını nasıl oluyor da orada bulunuyor? Cevabı şu; beyninizin içinde bu algılama sırasında bir takım reaksiyonlar meydana geldi ve değişikliklere sebep oldu. Bu reaksiyonların tamamı enerjiydi. Tıpkı sizin gibi, bilgisayarınız gibi, evrenin tümü gibi! Asıl önemli olan ise bu enerjiyi siz harekete geçirdiniz. Bütünün bir enerjiler bütünü olduğunu, sizin de onun bir parçası olduğunuzu, düşünceleriniz ile enerjiyi harekete geçirebildiğinizi ve değiştirebildiğinizi, dolayısıyla bütünü de enerjinizi kullanarak etkileyebileceğinizi anlamamız için aslında bu kadar bilgi bile yeterli.

Şimdi sıra bu bilgiyi nasıl kullanacağımızda!

Herkes bisiklete binebilecek yeteneğe ve dengeye sahiptir öyle değil mi? Ancak ilk bindiğinde denge sağlayamaz. Denge sağlamayı ancak denedikçe ve bisiklete bindikçe öğrenir. Bunun tam bir tarifini kimse yapamaz. Bisiklette nasıl denge sağlanabileceğini anlatabilecek olanınız var mı? Hiç sanmıyorum! Ama denedikçe, kendi kendisine gelişen bir yetenekle bisiklette denge kurmayı herkes öğrenebilir. Sonunda ise insanlar bisiklette denge kurmak için akıllarından bir yöntem geçirmez. Sadece binersiniz ve denge için çaba sarf etmezsiniz. Sanki kendiliğinden oluyor gibidir. Hatta bir süre sonra bisiklete binemeyen insanlara hayretle bakmaya bile başlarsınız.

Burada önemli olan konu şu: eğer iki tekerlek üzerinde denge kurulabileceği fikri birinin aklına gelmemiş olsaydı, etrafımızda da kimseyi iki teker üzerinde dengede görmeseydik, kimse bunu deniyor olmayacaktı! Demek ki deneyen ve başaran insanlar olduğunu gördüğümüz zaman bunun yapılabileceğini de kabul ediyor, sonrasında deniyor, yeterince denedikten sonra başarıyor, başardığımızı fark ettikten sonra ise ustalaşıyoruz.

Kendi gerçekliğimizi yaratmaya başladığımızda da tam anlamıyla aynı şey olur. Önce yapabileceğimize ikna olmamız ve buna yürekten inanmamız gerekir. Sonra ise başarana dek pratik yapmamız, üzerinde yoğunlaşmamız, belki de bize en uygun yöntemi bulmamız gerekir. Sonrasında ise bunu başarmak sıradan ve gündelik bir hal alacaktır. Tek yapmanız gereken her şeyi yapabileceğinizin farkına varmak ve bunu kendinize kanıtlamak!

Gerçekte bunu şu an da yapıyorsunuz ancak nasıl yaptığınızın veya ne yaptığınızın farkında değilsiniz. Şu an kendinize bir gelecek, bir yaşam yaratıyorsunuz. Bunu bilinçli yapan kişiler hayallerini gerçekleştirirler. Bilinçsizce yapanlar ise hep şu sözü söyler “Korktuğum başıma geldi!” Bu iki grup insan arasındaki en büyük fark şudur:

Hayallerine ulaşanlar, ulaşmak istedikleri hayallerine tutkuyla ve inançla odaklanmış olan kişilerdir. Amaçlarına o kadar odaklanmışlardır ki, olası aksaklıkları akıllarına bile getirmezler.

Korktukları başına gelen insanlar ise, hayalleri olsa da, korkularına ve olumsuzluklara odaklanmış kişilerdir.

Herkesin etrafında çok şanssız birileri vardır sanırım. Belki de şu an o şanssız kişi benim diyor olabilirsiniz. Eğer öyleyse bundan hemen vazgeçmelisiniz. Çünkü şanssız olduğunuzu düşünüyorsanız emin olun haklısınız! Şanssız kişiler şanssız oldukları için bunu tekrarlıyor gibi görünse de aslında tam tersidir. Şanssız olduklarını düşünen kişiler de herkes gibi kendi hayatlarını düşünceleri ile yarattıklarından, kendilerine şanssız bir yaşam oluşturmaktadırlar. Şuna emin olabilirsiniz; siz düşündüğünüz şeysiniz. Şu an değilseniz de, gelecekte tam olarak şu an düşündüğünüz şey olacaksınız. O yüzden hemen şimdi kendinizi gelecekte olmak istediğiniz gibi hayal etmeye başlayın. Bunun için hiç zaman kaybetmeyin.

Geleceğinizi istediğiniz şekilde biçimlendirmek için yapmanız gereken tek şey dilemek ve bunu doğru şekilde yapmaktır.

Doğru şekilde nasıl dilerim?

Bu yazının en önemli bölümüne geldik. Burada anlatacaklarımız bugüne kadar hep söylenildi; tüm din kitapları, büyük düşünürler, tasavvufçular, kişisel gelişim uzmanları, başarıya ulaşmış kişiler sürekli aynı şeyi farklı şekillerde bize anlattılar. Doğru şekilde dilemek ve dilediğimiz her şeyi gerçeğe dönüştürmek için izlememiz gereken yol işte bu kadar kolaydır:

1. İnanmak

Öncelikle bizden daha büyük bir gücün varlığına ve bizim o büyük gücün bir parçası olduğumuza kesin olarak inanmamız gerekiyor. Bu inancımızla ona ulaşmak için kapıyı tamamen açmış olacağız.

2. Minnet duymak

Şimdi hayatımızdan, ve onu oluşturan her şeyden memnun olmalı ve bunun için minnet duymalıyız. Sürekli sahip olduğumuz bu eşsiz hayat ve onun her bir parçası için şükretmeliyiz.

3. Mutlu olmak

Kendimizi sürekli mutlu hissetmenin bir yolunu mutlaka bulmalı ve pozitif enerjimizi korumalıyız. Çünkü pozitif enerjimiz dileklerimizi bize en hızlı ulaştıracak olan aracımızdır. Eğer kendimizi iyi hissetmediğimizi, aklımızdan olumsuz düşünceler geçtiğini fark edersek, hemen kendimizi mutlu edecek bir konu üzerine odaklanmalı ve enerjimizi pozitife çevirmeliyiz. Bunun için izlenebilecek en iyi yolun tüm dileklerimizin gerçekleşmiş olduğu bir hayali kafamızda canlandırmak ve o an için bunlar gerçekmiş gibi hissetmek olduğunu düşünüyorum. Bu his hem enerjinizi ve ruh halinizi düzenleyecek, hem de isteklerinizi size doğru yaklaştıracaktır.

4. Başkaları için de istemek

Bu bütüne verilebilecek en büyük hediyedir. Siz bütünün bir parçası iken, diğer insanlar da bütünün diğer parçalarıdır. Onlar için bir şeyler istedikçe, bütünün uyumu için dilekte bulunmuş olacaksınız. Bu ise asla ödülsüz kalmayacaktır.

5. Dileklerinizi imgelemek

Bu kendiniz için dileme safhasıdır. Dileklerinizin iyi olmasına çaba göstermeli, bu dileklerin nasıl gerçekleşeceği sorusunu ya da size göre ulaşılması çok zor dileklerse, bunların gerçeğe dönüşmesinin ne kadar zor olacağı fikrini aklınızdan hiç geçirmemeye dikkat ederek istemeli ve isterken dileklerinizin gerçekleşmiş olduğu an hissedeceğiniz sevinci ve minneti hissetmelisiniz.

6. Kabul etmek

Dilekleriniz dilendikleri andan itibaren, siz yanlış bir şey yapmadığınız sürece kendi hayatınıza doğru sürüklenecektir. Yanlış bir şey yapmakla kast ettiğim şeyi açmakta fayda var; dileklerinizin size ulaşması zaman alacaktır. Bunun ne kadar süreceğini bilemezsiniz! Tek bilmeniz gereken sonunda olacağıdır. Ancak bunu bilinçli yapmaya devam ettikçe bu konuda ustalaşacağınız ve enerjinizi daha doğru kullanmaya başlayacağınız için, her yeni dileğiniz bir öncekinden daha kısa sürede gerçeğe dönecektir. Bu gerçekleşme süreci içinde inancınızı kaybetmeniz dileklerinizi daha yoldayken iptal etmek gibidir ve dileklerinizin sizden tekrar uzaklaşmasına sebep olacaktır. Bunun olmamasına özen göstermeli, dileklerinizin şu an gerçekleşiyor olduğu fikrine odaklanmalı ve bu işlemin hızını arttırmak için pozitif enerjinizi daima güçlü tutmalısınız. Bunu yapmak için de her konuda olumlu düşünmeyi ve huzursuzluk hissettiğiniz an bu ruh halinden kurtulmayı bir huy haline getirmelisiniz.

7. Dileğinize ulaşmak

İstenilen her şey ulaşıldığında farklı büyüklükte mutluluk yaratır. Mesela bir kahve olsa da içsek dediğiniz anda birisinin size kahve ikram etmesinin yaratacağı mutlulukla, koltuğunuzda otururken lotodan büyük ikramiyeyi kazandığınızı öğrenmenin yaratacağı mutluluk çok farklıdır. O an hissedeceğiniz mutluluk, boyutu farklı olan tek şey değildir. O an açığa çıkartacağınız pozitif enerjinin miktarı da en az mutluluğunuzun boyutu kadar farklıdır. İsteklerin gerçekleştiği an, enerjinizi kullanmak için en uygun andır. O yüzden en küçük istekleriniz bile gerçekleştiği an çok büyük bir coşkuyla ve minnetle onları karşılayın. İçinizdeki mutluluk ve minnet hissini abartın ki, daha çoğu ile ödüllendirilesiniz.

iyidilek.com bu anlatılanları uygulayabileceğiniz bir platform olarak tasarlandı ve geliştirildi. Üyelerinden maddi bir beklenti olmaksızın, yapabileceklerinin farkına varmalarını sağlamak adına hizmete sunulmuştur. Tüm dileklerinizin gerçekleşmesi dileğiyle!

 

Bugün 1 ziyaretçi (1 klik) kişi burdaydı!
Anlamlı Söz  
  "Düşünceni Değiştir,Yaşamın Değişsin"  
Saat  
   
Ön Yargısız Yaklaşım  
  Kendini iyi tanımanın gücü:Kendini çok iyi tanıyan biri olayları,insanları çok iyi gözlemleyecek güce ulaşır.Çünkü bakışında belli bir ön yargı yoktur.Herşeyi oldugu gibi görür...  
Sabır'a Dair  
  Yaşadığımız başarısızlıklar bizi yıkmamalıdır.Aksine öğretmenizmiz olmalıdır.Başarısızlık bozgun değildir.Ertelemedir.Bizi geçici olarak saptıran dolanbaçlı bir yoldur ;bir çıkmaz sokak değildir.Bir şampiyon yanlışlarını kabul edecek kadar büyük onlardan yararlanacak kadar akıllı ve onları düzeltecek kadar güçlüdür.  
radıo  
 

 
<Yaşam Koçunuz Diyor ki; Pozitif Düşünce Pozitif Sonuçlar Yaratır. Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol